İngiltere gemilerimizi vermemişti
İsrail'le yaşanan Heron krizi Osmanlı ile İngilizler arasındaki bir başka olayı akıllara getirdi...
İngiltere gemilerimizi vermemişti
Tarihçi Erhan Afyoncu da İsrail'le yaşanan Heron krizinin bir benzerinin yaşandığı döneme ışık tutan önemli bir yazı kaleme aldı...
İngiltere de gemilerimizi vermemişti
İngiltere, Birinci Dünya Savaşı'ndan önce sipariş edip parasını ödediğimiz iki zırhlı ve diğer gemilerimizi teslim etmemişti...
Başbakanımız, tamir için gönderdiğimiz Heronlar'ı İsrail'in vaktinde teslim etmemesini eleştirdi. Birinci Dünya Savaşı'ndan önce de İngiltere parasını verdiğimiz Sultan Osman ve Reşadiye zırhlılarını teslim etmemişti.
Güçlü bir donanma
Balkan Savaşı sırasında Osmanlı donanmasının dökülmesi üzerine savaştan sonra "Donanma Cemiyeti" kurulup, yeni gemilerle donanmamızı güçlendirmek için halktan yardım toplandı.
Donanmanın kuvvetlendirilmesi için Almanya'dan Turgut Reis ve Barbaros isimleri verilen iki zırhlı ile çeşitli gemiler almak üzere harekete geçildi. 1911'de dönemin en güçlü deniz devleti olan İngiltere'ye de bir zırhlı sipariş edildi. Sipariş edilen bu zırhlıya dönemin hükümdarının isminden hareketle Reşadiye adı verilmişti. 1912'de Brezilya'nın Armstrong Withworth Şirketi'ne ısmarlanıp, daha sonra almaktan vazgeçilen bir zırhlının da alınmasına karar verildi. Bu zırhlıya Sultan Osman denilecekti. Daha sonra Fatih adı verilen bir zırhlı daha sipariş edildi. Rasim Ünlü, Mim Kemal Öke-Erol Mütercimler ve Metin Ayışığı'nın bu konuda teferruatlı araştırmaları vardır.
İngilizler işi ağırdan alıyor
Sultan Osman ve Reşadiye'nin zırhlılarının 1914 yılı ortalarında bitmesi planlanmıştı. Ancak Rusya ve Yunanistan gibi devletlerin de engellemeleriyle İngilizler gemileri bir türlü teslim etmedi. Gemiyi teslim almakla görevlendirilen Rauf Bey, Fransa'ya gelen Bahriye Nazırı Cemal Paşa'ya "İngilizler'in gemileri bitirmemek için her gün yeni bir bahane icat ettiklerini" söyledi. Cemal Paşa ise "Siz gidin, bir an evvel gemiyi teslim almaya çalışın! Son taksitini de gönderiyoruz" diyerek Rauf Bey'i Londra'ya geri gönderdi.
Rauf Bey, mürettebatıyla Londra'ya doğru yola çıktı. Ancak zırhlının teslim alınacağı günlerde, 28 Haziran 1914'te Saraybosna'da Avusturya-Macaristan veliahdının öldürülmesi Birinci Dünya Savaşı'na giden yolu açtı.
Zırhlılarımıza el konuldu
Osmanlı İmparatorluğu, İngiltere savaşa girmeden 1 Ağustos 1914'te Sultan Osman zırhlısını alabilmek için borcu olan 649.647 sterlini ödedi. Osmanlı yönetimi parayı yatırınca gemi şirketinin yöneticisi "Anlaşılan odur ki bu ödeme, Osmanlı İmparatorluğu'nun donanması, savaş gemisi 'Sultan Osman-ı Evvel'e Osmanlı bayrağının çekilmesi ile ilgilidir" demişti.
İngilizler para yatmadan önce gemilere el koymayı kararlaştırmışlardı. Şirket yöneticilerinin de durumdan haberi vardı. 31 Temmuz 1914 günü şirket yöneticilerine şöyle bir yazı gelmişti: "Majestelerinin Hukuk Dairesi ile yapılan görüşmeler sonucunda hükümetin, bugünkü şartlar içinde, inşa etmekte olduğunuz gemileri bir yabancı devlete teslim etmenize izin vermenin mümkün olamayacağına bilgi edinmenizi rica ederiz."
İngiltere'nin gemilere el koyması üzerine Londra Büyükelçisi Tevfik Paşa durumu İstanbul'a bildirdi. Osmanlı Hükümeti olayı protesto edip, 5 milyon lira bedel ve 1 milyon lira zarar ziyan talebinde bulundu. Birçok Türk de telgrafla İngiliz yönetimini protesto etti. Bir asker annesi olan Behice Hanım telgrafında; "Allah da sizin inşallah tekmil gemilerinizi Alman donanmasına çiğnetir. Amin!" diye telgraf çekmişti.
İngiliz yönetimi ise Türkiye savaşa katılmadığı ve Alman askeri uzmanları ülkeden çıkardığı takdirde, savaş sonunda ya iki gemiyi ya bunların parasını geri vereceğini taahhüt etti. Ayrıca gemiler için Osmanlı hazinesine kira ödenecekti. İngilizler ipe un seriyorlardı.
Almanya mağduriyetimizden faydalanarak bizi Birinci Dünya Savaşı'na sokacak Goeben ve Breslau adlı iki gemiyi bize verdi ve bu iki gemiye Yavuz ile Midilli isimleri verildi.
Lozan'da kaybettik
Osmanlı Devleti, iki zırhlı ile diğer yapılmakta olan gemiler için toplam olarak 5 milyon sterlinden fazla para ödemişti. Ancak İngilizler gemilerin üzerine yattılar. Yapılan protesto ve hukuk mücadelesinden de bir netice çıkmadı.
Durum Milli Mücadele'den sonra 24 Temmuz 1923'te Lozan'da da gündeme geldi. Lozan'da mesele şu şekilde neticelendi: "Türkiye Hükümet-i Osmaniye tarafından İngiltere'ye sipariş olunup, Britanya Hükümeti tarafından 1914'te el konulan savaş gemilerine mukabil ödenen paranın iadesini ne Britanya Hükümeti'nden ne de tebaalarından talep etmemeyi kabul ve bundan dolayı her türlü talebinden feragat eder. Milli Mücadele'nin ardından imzalanan Lozan Antlaşması'yla İngiltere'den alacağımızdan feragat ettik.
Gerekirse silahla gemileri alın
O dönemde İngiltere deniz kuvvetlerinin başında olan Winston Churcill gemilere el konulmasını şöyle anlatır: "İngiliz donanması harp nizamında denize açılmıştı. 28 Temmuz'da Türk dretnotlarının her ikisini de Kraliyet Donanması için istedim. Tyne Nehri'nde demirlemiş bir Türk nakliye gemisi, 500 gemici ile birinci dretnotu almak üzere bekliyordu. Türk kaptan geminin teslimini istiyor ve gemiye binip Türk bayrağını çekeceğini söyleyerek gözdağı veriyordu. Bu müthiş günlerde (31 Temmuz) kendi sorumluluğum altında buna engel olunmasını ve Türkler tarafından gemiye el konulma teşebbüsünün gerekirse silah kullanılarak önlenmesini emrettim. Bu yola sadece İngiliz bahriyesinin çıkarları için başvurdum. İki Türk dretnotunun İngiliz donanmasına katılması milli güvenliğimiz için gerekli görünüyordu. Bahriye Nezareti'nde veya bildiğim kadarıyla İngiltere'de hiç kimse Türkiye'nin niyetlerinden ve bu gemilerin ne gibi bir rol oynayacağından haberdar değildi. Tahminimizden daha iyi bir iş yapmıştık. O yılın sonlarına doğru bazı çevrelerde Türk gemilerine el koyduğum için eleştirildim."
Sancağı çekmeden yarım saat önce gemilere el koydular
Rauf Orbay Hatıraları'nda gemilere el konulmasını şöyle anlatır: "Geminin son taksiti olan 700 bin lira da ödenmişti. İşleri bir an evvel bitirmek için 'tecrübelerin bir kısmından da vazgeçerek' fabrika ile 2 Ağustos 1914 günü geminin bize teslimi konusunda mutabık kalmıştık. Fakat parayı verişimizin ertesi günü için kararlaştırılan sancağımızı çekme töreni zamanından yarım saat evvel İngilizler, 'Sultan Osman-ı Evvel'e el koydular."
Savaşta kullanamadılar
İngilizler parasını ödediğimiz gemilerimize el koyduktan sonra, Sultan Osman-ı Evvel Dretnotu'na HMS Agincourt adını verdiler. Gemimizi savaşta kullanmak istediler. Ama Sultan Osman zırhlısında mühendislik hataları ortaya çıktı. Zırhlımız savaşta kullanılamadı. Daha sonra gemiye alıcı arandı. Bulunamayınca 1922'de parçalandı.
Hurdacıya satıldı
Reşadiye Dretnotu'na ise HMS Erin adı verilmişti. Reşadiye, Sultan Osman kadar kötü çıkmasa da çok iyi bir gemi değildi. İngilizler anlaşıldığı kadarıyla parayı almalarına rağmen kendi donanmalarındaki kadar kaliteli gemiler yapmamışlardı. Reşadiye zırhlısı bazı deniz savaşlarında bulunsa da savaştan sonra ihtiyata ayrıldı. 1921'de hurdacıya satılıp, parçalandı.
İngiltere gemilerimizi vermemişti
Tarihçi Erhan Afyoncu da İsrail'le yaşanan Heron krizinin bir benzerinin yaşandığı döneme ışık tutan önemli bir yazı kaleme aldı...
İngiltere de gemilerimizi vermemişti
İngiltere, Birinci Dünya Savaşı'ndan önce sipariş edip parasını ödediğimiz iki zırhlı ve diğer gemilerimizi teslim etmemişti...
Başbakanımız, tamir için gönderdiğimiz Heronlar'ı İsrail'in vaktinde teslim etmemesini eleştirdi. Birinci Dünya Savaşı'ndan önce de İngiltere parasını verdiğimiz Sultan Osman ve Reşadiye zırhlılarını teslim etmemişti.
Güçlü bir donanma
Balkan Savaşı sırasında Osmanlı donanmasının dökülmesi üzerine savaştan sonra "Donanma Cemiyeti" kurulup, yeni gemilerle donanmamızı güçlendirmek için halktan yardım toplandı.
Donanmanın kuvvetlendirilmesi için Almanya'dan Turgut Reis ve Barbaros isimleri verilen iki zırhlı ile çeşitli gemiler almak üzere harekete geçildi. 1911'de dönemin en güçlü deniz devleti olan İngiltere'ye de bir zırhlı sipariş edildi. Sipariş edilen bu zırhlıya dönemin hükümdarının isminden hareketle Reşadiye adı verilmişti. 1912'de Brezilya'nın Armstrong Withworth Şirketi'ne ısmarlanıp, daha sonra almaktan vazgeçilen bir zırhlının da alınmasına karar verildi. Bu zırhlıya Sultan Osman denilecekti. Daha sonra Fatih adı verilen bir zırhlı daha sipariş edildi. Rasim Ünlü, Mim Kemal Öke-Erol Mütercimler ve Metin Ayışığı'nın bu konuda teferruatlı araştırmaları vardır.
İngilizler işi ağırdan alıyor
Sultan Osman ve Reşadiye'nin zırhlılarının 1914 yılı ortalarında bitmesi planlanmıştı. Ancak Rusya ve Yunanistan gibi devletlerin de engellemeleriyle İngilizler gemileri bir türlü teslim etmedi. Gemiyi teslim almakla görevlendirilen Rauf Bey, Fransa'ya gelen Bahriye Nazırı Cemal Paşa'ya "İngilizler'in gemileri bitirmemek için her gün yeni bir bahane icat ettiklerini" söyledi. Cemal Paşa ise "Siz gidin, bir an evvel gemiyi teslim almaya çalışın! Son taksitini de gönderiyoruz" diyerek Rauf Bey'i Londra'ya geri gönderdi.
Rauf Bey, mürettebatıyla Londra'ya doğru yola çıktı. Ancak zırhlının teslim alınacağı günlerde, 28 Haziran 1914'te Saraybosna'da Avusturya-Macaristan veliahdının öldürülmesi Birinci Dünya Savaşı'na giden yolu açtı.
Zırhlılarımıza el konuldu
Osmanlı İmparatorluğu, İngiltere savaşa girmeden 1 Ağustos 1914'te Sultan Osman zırhlısını alabilmek için borcu olan 649.647 sterlini ödedi. Osmanlı yönetimi parayı yatırınca gemi şirketinin yöneticisi "Anlaşılan odur ki bu ödeme, Osmanlı İmparatorluğu'nun donanması, savaş gemisi 'Sultan Osman-ı Evvel'e Osmanlı bayrağının çekilmesi ile ilgilidir" demişti.
İngilizler para yatmadan önce gemilere el koymayı kararlaştırmışlardı. Şirket yöneticilerinin de durumdan haberi vardı. 31 Temmuz 1914 günü şirket yöneticilerine şöyle bir yazı gelmişti: "Majestelerinin Hukuk Dairesi ile yapılan görüşmeler sonucunda hükümetin, bugünkü şartlar içinde, inşa etmekte olduğunuz gemileri bir yabancı devlete teslim etmenize izin vermenin mümkün olamayacağına bilgi edinmenizi rica ederiz."
İngiltere'nin gemilere el koyması üzerine Londra Büyükelçisi Tevfik Paşa durumu İstanbul'a bildirdi. Osmanlı Hükümeti olayı protesto edip, 5 milyon lira bedel ve 1 milyon lira zarar ziyan talebinde bulundu. Birçok Türk de telgrafla İngiliz yönetimini protesto etti. Bir asker annesi olan Behice Hanım telgrafında; "Allah da sizin inşallah tekmil gemilerinizi Alman donanmasına çiğnetir. Amin!" diye telgraf çekmişti.
İngiliz yönetimi ise Türkiye savaşa katılmadığı ve Alman askeri uzmanları ülkeden çıkardığı takdirde, savaş sonunda ya iki gemiyi ya bunların parasını geri vereceğini taahhüt etti. Ayrıca gemiler için Osmanlı hazinesine kira ödenecekti. İngilizler ipe un seriyorlardı.
Almanya mağduriyetimizden faydalanarak bizi Birinci Dünya Savaşı'na sokacak Goeben ve Breslau adlı iki gemiyi bize verdi ve bu iki gemiye Yavuz ile Midilli isimleri verildi.
Lozan'da kaybettik
Osmanlı Devleti, iki zırhlı ile diğer yapılmakta olan gemiler için toplam olarak 5 milyon sterlinden fazla para ödemişti. Ancak İngilizler gemilerin üzerine yattılar. Yapılan protesto ve hukuk mücadelesinden de bir netice çıkmadı.
Durum Milli Mücadele'den sonra 24 Temmuz 1923'te Lozan'da da gündeme geldi. Lozan'da mesele şu şekilde neticelendi: "Türkiye Hükümet-i Osmaniye tarafından İngiltere'ye sipariş olunup, Britanya Hükümeti tarafından 1914'te el konulan savaş gemilerine mukabil ödenen paranın iadesini ne Britanya Hükümeti'nden ne de tebaalarından talep etmemeyi kabul ve bundan dolayı her türlü talebinden feragat eder. Milli Mücadele'nin ardından imzalanan Lozan Antlaşması'yla İngiltere'den alacağımızdan feragat ettik.
Gerekirse silahla gemileri alın
O dönemde İngiltere deniz kuvvetlerinin başında olan Winston Churcill gemilere el konulmasını şöyle anlatır: "İngiliz donanması harp nizamında denize açılmıştı. 28 Temmuz'da Türk dretnotlarının her ikisini de Kraliyet Donanması için istedim. Tyne Nehri'nde demirlemiş bir Türk nakliye gemisi, 500 gemici ile birinci dretnotu almak üzere bekliyordu. Türk kaptan geminin teslimini istiyor ve gemiye binip Türk bayrağını çekeceğini söyleyerek gözdağı veriyordu. Bu müthiş günlerde (31 Temmuz) kendi sorumluluğum altında buna engel olunmasını ve Türkler tarafından gemiye el konulma teşebbüsünün gerekirse silah kullanılarak önlenmesini emrettim. Bu yola sadece İngiliz bahriyesinin çıkarları için başvurdum. İki Türk dretnotunun İngiliz donanmasına katılması milli güvenliğimiz için gerekli görünüyordu. Bahriye Nezareti'nde veya bildiğim kadarıyla İngiltere'de hiç kimse Türkiye'nin niyetlerinden ve bu gemilerin ne gibi bir rol oynayacağından haberdar değildi. Tahminimizden daha iyi bir iş yapmıştık. O yılın sonlarına doğru bazı çevrelerde Türk gemilerine el koyduğum için eleştirildim."
Sancağı çekmeden yarım saat önce gemilere el koydular
Rauf Orbay Hatıraları'nda gemilere el konulmasını şöyle anlatır: "Geminin son taksiti olan 700 bin lira da ödenmişti. İşleri bir an evvel bitirmek için 'tecrübelerin bir kısmından da vazgeçerek' fabrika ile 2 Ağustos 1914 günü geminin bize teslimi konusunda mutabık kalmıştık. Fakat parayı verişimizin ertesi günü için kararlaştırılan sancağımızı çekme töreni zamanından yarım saat evvel İngilizler, 'Sultan Osman-ı Evvel'e el koydular."
Savaşta kullanamadılar
İngilizler parasını ödediğimiz gemilerimize el koyduktan sonra, Sultan Osman-ı Evvel Dretnotu'na HMS Agincourt adını verdiler. Gemimizi savaşta kullanmak istediler. Ama Sultan Osman zırhlısında mühendislik hataları ortaya çıktı. Zırhlımız savaşta kullanılamadı. Daha sonra gemiye alıcı arandı. Bulunamayınca 1922'de parçalandı.
Hurdacıya satıldı
Reşadiye Dretnotu'na ise HMS Erin adı verilmişti. Reşadiye, Sultan Osman kadar kötü çıkmasa da çok iyi bir gemi değildi. İngilizler anlaşıldığı kadarıyla parayı almalarına rağmen kendi donanmalarındaki kadar kaliteli gemiler yapmamışlardı. Reşadiye zırhlısı bazı deniz savaşlarında bulunsa da savaştan sonra ihtiyata ayrıldı. 1921'de hurdacıya satılıp, parçalandı.
Konular
- RUMELİ DEMİRYOLU
- DÜYÛN-ı UMÛMİYYE
- JÖN TÜRKLER
- BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI
- KEDOURIE, Elie
- 1807: İngilizler İstanbul'u Kuşattı!
- İngiltere gemilerimizi vermemişti
- İngilizlerle İlk Temas
- OSMANLI DEVLETİ, HİNDİSTAN MÜSLÜMANLARI VE İNGİLTERE
- Gazze Savaşında 25bin kayıp Türk Askeri
- II. Viyana Kuşatması Sonrası Türk-İngiliz İlişkileri
- İngilizlerin sahte savaş gemisi hilesi
- Oliver Cromwell: İngiltere'yi İngiltere yapan adam
- İspanya savaşa girmesin diye rüşvet vermişler!
- Uluslaşma Aşamasında Tarihi Aidiyetler ve İskoçların Kader Taşı
- İNGİLİZLERİN TELGRAF ÇALMA VE ÇÖZME EKİBİ
- İngiltere Fransa'yı sollayacak
- İngilizlerin İslam Siyaseti
- ÇANAKKALE SAVAŞINDA İNGİLİZ OYUNU
- Milli Mücadele gerçeği; İngilizler, İslam Alemi’nde “Ankara’nın tek muhatap ”lığı için Hintli Müslümanları mı kullandı?
- İngiltere'nin İslamiyet'e Olan Tavrı
- İngiliz Sömürgecileri ve Vehhabilik
- Bir İngiliz Casusundan Sarsıcı İtiraflar
- ORTADOĞUDA İNGİLİZ CASUS GERTUDE BELL
- I. Dünya Savaşı’nda İngiltere’nin Ortadoğu Siyaseti
- Kırım Savaşı
- İngilizler ve Abdülmecid Han
- Kut'ül Amâre Savaşı
- İngiliz-Habeş savaşı 1868
- İslam ve Osmanlı Düşmanı Bir İngiliz Politikacı: William Ewart Gladstone