İNGİLTERE’DE İSLÂM ARAŞTIRMALARI

Avrupa’da İslâm ve Doğu araştırmaları yapan ülkelerin öncülerinden olan İngiltere, Uzakdoğu ve özellikle Ortadoğu ile çok erken bir dönemde başlatıp daha sonra sömürgeciliğe dönüştürdüğü ekonomik, askerî ve kültürel ilişkilerini aynı süreçte ilmî araştırmalarla birlikte geliştirdi. İngilizler’in İslâm kültürüyle tanışmaları, İbrâhim b. Azrâ adlı bir filozofun Endülüs’ün Tuleytula (Toledo) şehrinden Londra’ya gelip orada ders verdiği zamana (1158-1159) rastlar. Bunun ardından bazı İngiliz seyyahları Endülüs ve Sicilya’ya giderek müslümanları, dillerini ve kültürlerini daha yakından incelediler. Londra’da 1581’de ticarî amaçlı Levant Company’nin ve 1600’de Doğu Hindistan Şirketi’nin kurulması İngilizler arasında Doğu’ya karşı duyulan ilgiyi arttırdı. 1632’de Cambridge ve 1636’da Oxford üniversitelerinde Arapça kürsülerinin açılmasıyla da çalışmalar akademik düzeye yükseldi. Bu üniversitelerden yetişen birçok ilim adamı, Doğu ülkelerini tanımak ve el yazması kitaplara ulaşmak amacıyla buralara seyahat ettiler. Özellikle Osmanlı ve Bâbürlü devletleriyle olan ilişkiler Arapça’nın yanında Türkçe, Farsça ve diğer Doğu dillerinde yapılacak çalışmaların gereğini gündeme getirdi. İngiliz temsilciliklerinin bulunduğu İstanbul, İzmir, Halep ve bazı Hint şehirleri şarkiyat çalışmaları için önem kazandı.

İngiliz üniversitelerinde okutulan klasik Arapça ve Farsça önceleri daha sistemli bir çalışmanın alt yapısını oluşturmak amacıyla gramer, sözlük ve yazmalar üzerinde yoğunlaştırıldı. Bu alanda hizmet verenler arasında ilk Farsça grameri yayımlayan John Graves ile (ö. 1652) rahip Edward Pococke (ö. 1691) dikkat çeker. Pococke, Arapça’yı beş yıl yaşadığı Halep’te öğrenmiş, dönüşünde Oxford’da hocalık yapmış ve bu seyahatinde topladığı 400 kadar nâdir yazmayı Bodleian Library’ye vermiştir. Üniversitelerde Arapça okutulmasına başlanmadan önce İngiltere’de ilk defa bu dil üzerine çalışmalar yapan, dokuz ciltlik bir Arapça-Latince sözlük hazırlayan ve Cambridge ile Oxford’da Arapça kürsüleri kurulmasını öneren rahip William Bedwell (ö. 1632) ilk İngiliz şarkiyatçısı olarak tanınır. Bu alanda ilk ilmî çalışmaları başlatan Bedwell ve Pococke’nin din adamı olmaları İngiliz şarkiyatçılığında din etkenini öne çıkarmıştır.

XVIII. yüzyılın başlarındaki şarkiyat çalışmalarında Thomas Hyde, Simon Ockley ve Kur’an’ın ciddi anlamda ilk İngilizce tercümesini yapan George Sale öne çıkmışlardır. Bu yüzyılın İngiliz şarkiyatçılığı açısından en önemli olayı, Sir William Jones’un 1784’te çeşitli araştırmalara destek olan The Asiatic Society of Bengal cemiyetini kurmasıdır. Arapça ve Farsça bilen Jones, ayrıca meşhur Farsça gramerini kaleme almasının yanında birçok çeviri ve neşir yaptı. Doğu Hindistan Şirketi de yaptırdığı Arapça, Farsça, Türkçe ve Hintçe çalışmalarıyla İslâm araştırmalarında büyük pay sahibi oldu. Bu faaliyetler Hindistan’da göreve tayin edilen İngiliz diplomat, asker ve misyonerlerinin bir şarkiyatçı gibi davranmalarını sağladı. Farsça çalışmalarıyla tanınan Francis Gladwin, Bengal ordusunda subaydı. Hindistan’ın ilk valisi Warren Hastings topladığı yazmaları Doğu Hindistan Şirketi’ne verdi. Şirketin İran’da bulunan temsilcileri de bu ülkenin dil ve kültürüyle ilgileniyorlardı.

Kaçar hânedanı döneminde İngiltere’nin İran’la olan ilişkileriyle birlikte bu araştırmalar da gelişti. Sir John Malcolm ünlü eseri History of Persia’yı bu dönemde kaleme aldı. Ayrıca William Ouseley, Robert Ker Porter, James Baillie Fraser gibi İngiliz seyyahları gezilerinde bölgeyi tanıtan seyahatnâmeler yazdılar. Diğer bölgeleri dolaşan seyyahların da şarkiyat çalışmalarında etkin rol oynadıkları görülür. Oxford’da Arapça öğrendikten sonra Suriye, Filistin, Mısır ve Sudan bölgelerinde uzun süre dolaşan ve -söylendiğine göre- müslüman olduktan sonra Kahire’de ölen İsviçre asıllı Johann Ludwig Burckhardt çok sayıda yazma topladı ve özellikle Sudan’ı anlatan bir seyahatnâme kaleme aldı.

XIX. yüzyılda Arap dünyası ile İngiltere arasında başlayan siyasî ilişkiler Arabistik ve İslâm tarihi çalışmalarında yeni bir dönem başlattı. 1823’te şarkiyat araştırmalarını destekleyen The Royal Asiatic Society’nin kurulması ve 1836’da Londra Üniversitesi’nde Arap Dili ve Edebiyatı Kürsüsü’nün açılması, İngiliz şarkiyatçılarının özellikle Arapça kitapların neşir ve basılmasında daha önemli bir pay almasını sağladı. Bu yüzyıl İngiliz şarkiyatçılığının doruğa ulaştığı bir dönem oldu. Arapça sahasındaki çalışmalarıyla Edward William Lane, Cambridge’in Arapça hocası Edward Henry Palmer, Hindistan’da İngiliz ordusunda subay olan William Wright, yine Hindistan’da ve Mısır’da subay olarak bulunan Richard Francis Burton bu dönemin önde gelen Arabistler’idir. Aynı yüzyılda Türk dili ve edebiyatı çalışmaları da ilk defa akademik düzeyde başlamış ve sözlük dalında Sir James Redhouse, Osmanlı şiir tarihi dalında da Elias John W. Gibb öncülük etmişlerdir.

XX. yüzyılın başlangıcından itibaren yoğunlaşan İngiltere’deki İslâm ve Doğu araştırmaları Sir William Muir, Sir Thomas Walker Arnold, Stanley Lane-Poole, Guy le Strange, David Samuel Margoliouth, Reynold Alleyne Nicholson, Richard Bell, Arthur John Arberry, Sir Hamilton Alexander Roskeen Gibb, John A. Boyle, Montgomery Watt, Bernard Lewis, Clifford Edmund Bosworth, Alfred Guillaume, Edward Evan Evans-Pritchard, Douglas Morton Dunlop ve Peter Malcolm Holt gibi şarkiyatçılar tarafından sürdürüldü. Bu asrın ilk yarısında İngiliz üniversitelerindeki şarkiyat enstitü ve kürsülerinin hızla artması dikkat çeker. 1917’de Londra Üniversitesi’ne bağlı olarak School of Oriental Studies açıldı. 1938’de ilgi alanı genişletilen ve adı The School of Oriental and African Studies (SOAS) olarak değiştirilen bu okul şarkiyat çalışmalarının yapıldığı en yoğun merkez haline geldi. Şarkiyatla ilgili merkezlerin hızla çoğalması, hemen hemen İslâm dünyasının bütün dilleriyle ilgilenilmeye başlanmasını beraberinde getirdi. Modern anlamdaki Türkoloji çalışmalarına da bu dönemde hız verildi. Halil Hâlid Bey’in Cambridge’de 1902-1911 yılları arasında Türkçe okutmasından sonra kurulan birçok kürsü ve enstitüde Türk dili, tarihi ve kültürü üzerine araştırmalar yapıldı. Halen Londra, Durham, Edinburgh, Oxford, Cambridge ve Manchester üniversitelerine bağlı Ortadoğu araştırma merkezlerinde Türkoloji çalışmalarına önemli bir yer ayrılmaktadır.

II. Dünya Savaşı’ndan sonra 1947’de “Scarbrough Report” adında, İngiltere üniversitelerindeki şarkiyat araştırmalarını düzenleyen bir raporun yayımlanmasıyla çalışmalar yeni bir şekil aldı. Lord Scarbrough’un başkanlığında bir komisyonun hazırladığı raporda, İngiltere’nin çıkarları olan bölgelerle ilgili şarkiyat çalışmalarında diğer devletlere kıyasla geri kaldığı belirtilerek bir millî mesele olan bu alana daha fazla yatırım yapılması istendi ve bu istek hükümet tarafından kabul edildi. Scarbrough raporunun bir başka etkisi de kütüphanelerin imkânlarının arttırılması oldu. Böylece School of Oriental and African Studies’inki başta olmak üzere bütün şarkiyat merkezlerinin kütüphanelerindeki İslâm araştırmalarıyla ilgili eserler hızla çoğaldı ve yüz binlere ulaştı. 1960’ta “Hayter” adlı ikinci bir raporla üniversitelerdeki şarkiyat çalışmaları bir program altına alındı. Ancak 1980’lerden itibaren uygulamaya konulan ekonomik politikalar gereği devletin yüksek öğretime sağladığı desteklerde kısıtlamalara gidilmesinden İslâm araştırmaları da etkilendi ve İngiltere bu alandaki öncülüğünü yavaş yavaş kaybetmeye başladı. Burs ve ödeneklerin daraltılmasının etkisiyle pek çok üniversite faaliyetlerini devam ettirebilmek için özellikle İslâm ülkelerinden gelen öğrencilerin ödedikleri ücretlere dayanmaya mecbur oldu. Ayrıca bazı Ortadoğu ülkeleri, çeşitli üniversitelerde finanse ettikleri kürsüler vasıtasıyla bu çalışmalara destek vermeye başladılar. Buna karşılık öğrenim kalitesi gittikçe düşmekte ve bazı öğretim üyeleri Amerika ve Kanada gibi ülkelere gitmektedirler. Günümüzde pek çok üniversitede İslâm ve şarkiyat çalışmaları bu tür olumsuzluklara rağmen devam etmekte ve üniversitelerin dışında da Association of British Orientalists, British Society for Middle Eastern Studies, Middle East Center for Arabic Studies, Central Asian Research Center ve Islamic Culture Center gibi müstakil araştırma kurumları bulunmaktadır. Halen çıkmakta olan süreli yayınların başlıcaları London Oriental Series (London), Annaual Report of the British Academy (London), Asia Major (London), British Museum Querterly (London), Bulletin of the British Society for Middle Eastern Studies (Oxford), Bulletin of the School of Oriental and African Studies (London), The Islamic Quarterly (London), Journal of the Royal Asiatic Society of Great Britainn and Ireland (London), ve Middle Eastern Studies’dir (London).

İngiltere’de birçok kütüphane Arapça, Farsça ve Türkçe yazmalar açısından son derece zengin olup bunların başında British Museum, India Office Library, Oxford Bodleian Library ve Royal Asiatic Society Library gelmektedir.

BİBLİYOGRAFYA:

A. J. Arberry, British Orientalists, London 1943; İsmail Soysal - Mihin Eren, Türk İncelemeleri Yapan Kuruluşlar, Ankara 1977, s. 136-150; Necîb el-Akīkī, el-Müsteşriķūn, Kahire 1980, II, 7-178; J. P. C. Auchterlonie, “British Library Collections in Islamic Studies and Problems of Acquisition”, New Books Quarterly, London 1981, I/2-3, s. 29-37; J. D. Latham, “Arabic and Islamic Studies”, a.e., I/2-3, s. 37-45; Mişel Cuhâ, ed-Dirâsâtü’l-ǾArabiyye ve’l-İslâmiyye fî Avrûbâ, Beyrut 1982, s. 15-80; M. Rodinson, Europe and the Mystique of Islam (trc. R. Veinus), London 1988, s. 83-109; A. Hourani, Islam in European Thought, London 1991, s. 1, 13, 15-19, 33-34; G. A. Russel, “The Seventeenth Century; The Age of Arabic”, The Arabic Interest of the Natural Philosophers in Seventeenth Century England (ed. G. A. Russel), Leiden 1994, s. 1-19; P. M. Holt, “Background to Arabic Studies in Seventeenth Century England”, a.e., s. 20-29; G. J. Toomer, Eastern Wise Dome and Learning, Oxford 1996, s. 53-104; V. L. Ménage v.dğr., “Middle Eastern Studies in British Universities”, BSMES, I/1 (1974), s. 7-14; II, I/2 (1975), s. 84-102.

Rıza Kurtuluş
Diyanet Ansiklopedisi