Sömürge Tarihi
Avrupa ve Amerika ülkelerinin tarihleri ile alakalı yazılar bilgiler. Tarihi dönemler de Türkiye ile avrupa ülkeleri arasındaki ilişkiler.
Bu konular ile alakalı yazı içerik ve araştırmalar bu sayfa altında yer almaktadır
Neden İngiliz Tarihi?
İnternette ingiliz tarihi üzerine araştırabileceğimiz arşiv niteliğinde bir çalışmanın olmadığını gördük. Bu alandaki boşluğu bir nebze olsun giderebilmek üzere böyle bir çalışmayı başlatmış bulunmaktayız.
Bu site üzerinde ingiliz tarihi ve ingiltere üzere yazılmış yazı, haber ve bilgiler derlenecektir.
İngiliz tarihi meraklıları ve araştırmacıları için güzel bir arşiv olmasını ümit ediyoruz.
İngiltere Tarihi ile İlgili İlginç Bilgiler
Bir dahaki sefer ellerinizi yıkarken suyun sıcaklığı tam istediğiniz gibi değilse eskiden İngiltere'de bu işlerin nasıl yapıldığını düşünün, 1500'lerde İngiltere'de işler şöyle yapılıyordu:
* İnsanların çoğu Haziran'da evleniyordu. Çünkü senelik banyolarını Mayıs ayında yapıyorlar, Haziran'da hala çok kötü kokmuyorlardı. Ama yine de kokmaya başladıkları için gelinler vücutlarından çıkan kokuyu bastırmak amacıyla ellerinde bir buket çiçek taşıyordu.
* Banyolar içi sıcak suyla doldurulmuş büyük bir fıçıdan meydana geliyordu. Evin erkeği temiz suyla yıkanma imtiyazına sahipti.
Ondan sonra oğulları ve diğer erkekler, daha sonra kadınlar, sonra çocuklar ve en son olarak da bebekler aynı suda yıkanıyordu. Bu esnada su o kadar kirli hale geliyordu ki içinde gerçekten bir şeyleri kaybetmek mümkündü. İngilizce'deki 'banyo suyuyla birlikte bebeği de atmayın' (Don't throw the baby out with the bathwater) deyimi buradan gelmektedir.
İNGİLTERE’DE İSLÂM ARAŞTIRMALARI
Avrupa’da İslâm ve Doğu araştırmaları yapan ülkelerin öncülerinden olan İngiltere, Uzakdoğu ve özellikle Ortadoğu ile çok erken bir dönemde başlatıp daha sonra sömürgeciliğe dönüştürdüğü ekonomik, askerî ve kültürel ilişkilerini aynı süreçte ilmî araştırmalarla birlikte geliştirdi. İngilizler’in İslâm kültürüyle tanışmaları, İbrâhim b. Azrâ adlı bir filozofun Endülüs’ün Tuleytula (Toledo) şehrinden Londra’ya gelip orada ders verdiği zamana (1158-1159) rastlar. Bunun ardından bazı İngiliz seyyahları Endülüs ve Sicilya’ya giderek müslümanları, dillerini ve kültürlerini daha yakından incelediler. Londra’da 1581’de ticarî amaçlı Levant Company’nin ve 1600’de Doğu Hindistan Şirketi’nin kurulması İngilizler arasında Doğu’ya karşı duyulan ilgiyi arttırdı. 1632’de Cambridge ve 1636’da Oxford üniversitelerinde Arapça kürsülerinin açılmasıyla da çalışmalar akademik düzeye yükseldi.
OSMANLI-İNGİLTERE MÜNASEBETLERİ
Türkler’le İngilizler’in münasebetlerinin tarihi Haçlı seferlerine kadar gitmekle birlikte Osmanlılar’la İngilizler’in ilk karşılaşması Niğbolu Savaşı sırasında gerçekleşmiştir. Ancak bu karşılaşma doğrudan bir temas olmayıp Niğbolu’da Osmanlılar’la savaşan Macar Kralı Sigusmund’un ordusunda küçük bir İngiliz kuvvetin bulunması dolayısıyladır. İngiltere’nin Osmanlı topraklarından hayli uzakta olması, İngilizler’in XVI. yüzyıla kadar uluslararası alana çıkamaması ve İngiltere’nin Doğu Akdeniz ticaret hayatına henüz girmemesi gibi faktörler sebebiyle Osmanlı Devleti ile İngiltere münasebetleri diğer Avrupa devletlerine kıyasla biraz geç başlamıştır.
İslam ve Osmanlı Düşmanı Bir İngiliz Politikacı: William Ewart Gladstone
Çeyrek yüzyıldan fazla İngiltere siyasal yaşamının merkezi olan Hawarden Malikanesi’ne 19 Mayıs 1898 tarihinde hüzünlü bir hava hakim olmuştu. İngiltere’de dört dönem başbakanlık yapan, yalnızca İngiltere’nin değil, Avrupa ve Asya’nın kaderini ellerinde tutan, sevenlerinin ifadesiyle İngiltere’nin taçsız kralı “Muhteşem Yaşlı Adam” William Ewart Gladstone, Hawarden Malikanesi’nde hayatını kaybetmişti.
Kısaca İngiltere ve İngiltere Tarihi
İngiltere tarihi, 5. yüzyılda Britanya Adasına Anglosaksonların ayak basmasıyla başlar. Anglosaksonlar kendi adını verdikleri adaya yerleşip, 6 ve 7. yüzyıllarda birbirine rakip küçük krallıklar kurdular. Sekizinci yüzyılda Roma ve İrlanda'nın etkisiyle Hıristiyanlığı kabul eden Anglosaksonlar, Avrupa'yı da etkileyen bir medeniyet meydana getirdiler. 795'te başlayan İskandinav istilası 11. yüzyılın başına kadar birkaç defa tekrarlandı. Daha sonra Danimarkalı Büyük Knud, adayı tamamen fethetti.
Kut'ül Amâre Savaşı
1.Dünya Savaşı’nda kazandığımız iki büyük zaferden birisi “Kut Zaferi”dir. Biz bu zaferi İngilizlere karşı kazandığımız için nedense pek anmayız, kutlamayız, adeta sistemli bir şekilde unutulmasını isteriz. İngilizler Çanakkale Savaşlarında yenildiklerine inanmazlar, başarılı değil derler. Sadece ordularının yenilmeyip geri çekildiğini iddia ederler.
1807: İngilizler İstanbul'u Kuşattı!
Avrupa'da yaşlı kıtayı yıllarca kasıp kavuran Napolyon Savaşları'nın 1805 yılındaki "Üçüncü Koalisyon Savaşları" yaşanıyordu. Genel duruma bakıldığında Trafalgar Muharebesi ile Fransız Donanması'nı bozguna uğratan İngilizler dünyanın en büyük deniz gücü olma yolunda emin adımlarla ilerlerken, Napolyon Bonapart Austerlitz Savaşı ile karada üstünlük kazanarak Üçüncü Koalisyon Savaşları'nı galip olarak kazanmış ve Fransız ordusu dünyanın en önemli kara savaş gücü haline gelmişti.
İngiltere gemilerimizi vermemişti
İsrail'le yaşanan Heron krizi Osmanlı ile İngilizler arasındaki bir başka olayı akıllara getirdi...
İngiltere gemilerimizi vermemişti
Tarihçi Erhan Afyoncu da İsrail'le yaşanan Heron krizinin bir benzerinin yaşandığı döneme ışık tutan önemli bir yazı kaleme aldı...
İngiltere de gemilerimizi vermemişti
İngiltere, Birinci Dünya Savaşı'ndan önce sipariş edip parasını ödediğimiz iki zırhlı ve diğer gemilerimizi teslim etmemişti...
Başbakanımız, tamir için gönderdiğimiz Heronlar'ı İsrail'in vaktinde teslim etmemesini eleştirdi. Birinci Dünya Savaşı'ndan önce de İngiltere parasını verdiğimiz Sultan Osman ve Reşadiye zırhlılarını teslim etmemişti.
Güçlü bir donanma
Balkan Savaşı sırasında Osmanlı donanmasının dökülmesi üzerine savaştan sonra "Donanma Cemiyeti" kurulup, yeni gemilerle donanmamızı güçlendirmek için halktan yardım toplandı.
İngilizlerle İlk Temas
Osmanlı – İngiliz ilişkilerinin devlet düzeyinde başlangıcı 1580’li yılların başında olup 1914 yıllarına kadar sürmüştür. Osmanlı - İngiliz ilişkileri hemen hemen her dönemde, Türk – Rus ve Türk – Avrupa ilişkileriyle bir ve beraber olarak yürümüştür, diyebiliriz. Osmanlılarla ilişkilerinde dost ve düşman olarak yer değiştiren bu iki devlet, ortak düşmanları karşısında bazen birleşik ve dost olarak yanımızda yer almışlar, ortak çıkarları gerektikçe birleşik veya ayrı düşman olarak Osmanlılar’ın karşısına dikilmişlerdir. İngiltere çıkarları gerektirdikçe, Rusya’ya karşı Türkleri desteklemiş, sırasında Rusya’yı , ödün vermek suretiyle kendi tarafına çekerek Osmanlı Devleti aleyhinde hareket etmiştir. Koşulların değişmesi ve kendisine hayatî çıkarların sağlanması üzerine de, Osmanlı İmparatorluğu’nu parçalamaya teşebbüsten çekinmemiştir.
OSMANLI DEVLETİ, HİNDİSTAN MÜSLÜMANLARI VE İNGİLTERE
OSMANLI DEVLETİ, HİNDİSTAN MÜSLÜMANLARI VE İNGİLTERE (1877-1914)
GİRİŞ
A-İlişkilerin Başlangıcı:
1453 yılında İstanbul’un fethiyle dünyada Osmanlı büyük ün kazandı ve böylece Güney Hindistan’da bazı Müslüman sultanlar Osmanlı ile diplomatik ilişkiler kurmak istediler.
1517 yılında Mısır ve Hicaz’ın alınıp Hilafetin Osmanlı Padişahlarına geçmesiyle Osmanlı-Hindistan ilişkileri hız kazanmıştır. Ayrıca Hindistan’a yerleşen Portekizlileri atmak için Osmanlı birkaç kez Piri Reis ve Seydi Ali Reis gibi kaptanların kontrolünde Hindistan’daki Portekizlilere sefer düzenleniştir.
B-Osmanlı ve Babürlülerin:
Osmanlılar ve Babürlülerin ilk düzenli diplomatik münasebeti Şah Cihan (1627-58) tarafından başlatılmıştır. İlişkiler Evrengzip Şah ( 1658-1707) zamanında biraz zayıfladıysa da Osmanlı ve Babürlü alim ve şairlerin ilmi ve edebi eserleri karşılıklı okunarak devam etti. Ayrıca Osmanlının başarılarından Hindistan Müslümanları çok memnun oluyorlardı.
İngiliz Sömürgecileri ve Vehhabilik
Mezhepsizlik Mezhebinin (Mealciliğin) temelini kuran, İslamı dıştan yıkmaya gücü yetmeyip içten yıkmayı hedefleyerek Müslüman ülkelerini bölüp, sömürge haline getirmek isteyen İngilizlerdir.
İngilizlerin fitne çıkartarak Müslümanları çökertmekteki asıl hedefleri Ortadoğu’nun zengin petrol yataklarını sömürmek idi.
İngiliz sömürgecileri Mezhepsizliği ilk olarak Vehhabilik adı altında, kendi ihanetlerine yatkın Suudi Arabistanlı din adamı Muhammed bin Abdülvehhab’a kurdurmuşlardır. Bu sapık adam bazı dünyevi menfaatlere sahip olmak için, İngiliz casuslarından Hempher’le işbirliği yaparak, ingilizlerin İslamiyet’i yok etmek çalışmalarına alet olmuştur.
ORTADOĞUDA İNGİLİZ CASUS GERTUDE BELL
Arkeoloji merakıyla gittiği Ortadoğu’da gizli servise katılıp Musul, Bağdat ve Basra’nın Osmanlı’nın elinden alınmasında başrol oynayan İngiliz Gertrude Bell’in hikayesi.
Soylu bir İngiliz ailesinden gelen Bell, Oxford Üniver-sitesi’nde tarih eğitimi aldıktan sonra Ortadoğu’ya sayısız ziyaretler yaptı. Çok iyi Arapça, Farsça ve Türkçe bilen Bell, bu ziyaretlerde kadınlığını da kullanarak o zamanlar Osmanlı’nın kontrolünde olan Kudüs’te, Suriye’de ve Irak’ta yerel halk ve tüccarlarla güçlü dostluklar kurdu.
İngilizler ve Abdülmecid Han
Osmanlı padişahlarının otuz birincisi ve İslam halifelerinin doksan altıncısıdır. Sultan ikinci Mahmudun oğludur. Sekiz oğlundan dördü padişah oldu. 1823 de doğdu. 1839 da padişah oldu. 1861 de vefat etti. Sultan Selim camii bahçesindedir.
Abdülmecid hanın büyük bir hatası, memlekete ve bütün İslamiyet'e çok ağır zararı dokunan, af edilmez bir kabahati olmuştur. Öyle bir hata ki, Osmanlı tarihinde korkunç bir dönüm noktası yapmış, bu koca İslam devletinde bir (yok olma devri)nin başlamasına sebep olmuştur. Masonların, İslam düşmanlarının örtbas etmek istedikleri, gençlerden saklamaya çalıştıkları bu hata, saf, temiz kalbli hakanın, azılı ve sinsi İslam düşmanı olan İngilizlerin tatlı dillerine aldanarak, İskoç masonlarının yetiştirdikleri cahilleri işbaşına getirmesi, bunların devleti içerden yıkmak siyasetlerini hemen anlayamamasıdır.
İngiliz-Habeş savaşı 1868
Habeşistan İmparatoru II. Tewodros (Teodor), Quadar valisinin oğlu olarak başladığı hayataında, aslında din adamı olacaktı, ona göre yetiştirildi. Gonder'deki Çankar manastırında Hristiyanlığı derinlemesine öğrenirken manastır saldırıya uğrayınca amcasına sığındı. Ülkede iç karışıklıklar orada da rahat vermedi, o da bir haydut çetesinin lideri oldu -amacı bu savaş cinnetine bir son vermekti. Ama kan yalayan genç kurtlar gibi savaşı sevdi. Bundan sonra ardı ardına zaferler kazandı. Zaferlerinin ardından 1855 başında birgün kendini, Ubie'nin ordusunun karşısında buldu. Ülkenin ünlü hükümdarını Deresge'de yendi ve 11 Şubat'ta Habeşistan'ın yeni İmparatoru, kralların kralı "Negusa Nagast" titriyle tahta çıktı.